Kitap
Adı :
Oryantalizm (Sömürgeciliğin
Keşif Kolu)
Yazar :
Edward SAİD
Yayı Evi : Pınar Yayınları,1989 2. Baskı
Kitap,
önsöz, giriş ve üç uzun, on iki kısa bölüm ile bir ekten müteşekkil olup, 540
sayfadır. “Oryantalizm’in kapsamı” başlıklı birinci bölümde, gerek tarih ve
tecrübe, gerekse felsefi ve siyasi temalar açısından Oryantalizm konusunun
bütün boyutlarının altı çizilmektedir. İkinci bölüm, “Oryantalist yapılar: Eski
ve Yeni” geniş kronolojik bir anlatım ve mühim şair, sanatçı ve bilim
adamlarının eserlerinde görülen ortak bazı araçlara işaret ile çağdaş
oryantalizmin ortaya çıkışını anlatmaktadır. “Şimdilerde Oryantalizm” başlıklı
üçüncü bölüm, ikinci bölümün sonundan yani 1870’den, Doğu’daki büyük sömürgeci
genişlemesini konu edinerek II Dünya savaşında son bulur. Bu bölümde Doğunun
İngiliz-Fransız hegemonyasından Amerikan hegemonyasına geçişi tasvir
edilmektedir Yine bu bölümde Amerika’daki oryantalizm konusundaki fikri ve
sosyal gelişmelerden ve gerçeklerden söz edilmektedir.
Yazar
bu eserinde Batı’lıların Doğu’yu ele alırken bütünü ile kendi görüşlerinden ve
varsayımlarından hareket ettiklerini, hayallerini konuşturduklarını ve Batı’nın
çıkarlarına uygun bir Doğu manzarası ortaya koyduklarını ispat etme
gayretindedir Çok defa Batı’1ı yazarların görüşlerine başvurarak ve Batı’lı
eserlerden örnekler vererek onlara günahlarını kendi ağzından itiraf
ettiriyorlar. Doğu batı için bilgi edinilen ve iktidar kurulmak istenen yerdir.
Misal:
“Onların her şeylerini tahrip ettik, felsefeleri, dinleri mahvoldu, artık
hiçbir şeye inanmıyorlar, derin bir boşluğa düştüler Anarşi ve intihar için
olgun bir hale geldiler…”
Said,
diğer kitaplarında da (Entelektüel, Haberlerin Ağında İslam, Filistin Sorunu,
Kültür Emperyalizmi, Yersiz-Yurtsuz) aynı konulara yönelik tespitlerde
bulunmaktadır.
1.
Avrupalı için Doğu, Avrupa’nın bir
icadı olup, eski çağlardan beri insanlarda hülyalar uyandıran, garip izlenimler
yaratan, kendine has yaratıkları ve manzaraları ile fevkalade deneyimlere yol
açan bir yerdir
2.
Amerikalılar için Doğu, Uzak
Doğu’dur Ve özellikle Çin ve Japonya’dır Amerikanlıların aksine Fransız’lar ile
İngiliz’ler ve onlar kadar olmasa da Alman’lar, Rus’lar, İspanyol’lar,
Portekizliler, İtalyan’lar, İsviçre’liler uzun bir Oryantalizm geleneğine
sahiptirler
3.
Şark’ı öğreten, yazıya döken veya
araştıran kimseye Şarkiyyatçı yâda Oryantalist denir Yaptığı şeyde
Oryantalizm’dir. Edward Said oryantalizmi “Sömürge Bilim” ve “Kültürel
Basınç” olarak görmektedir.
4.
Doğu Avrupa’ya bitişik bir kara
olmanın yanında, Avrupa’nın en büyük, en zengin ve en eski sömürgelerinin
bulunduğu yerdir, kurduğu medeniyetlerin ve konuştuğu dilin membaıdır, kültürel
uzanımıdır En önemlisi Doğu Avrupa’nın “Karşıt Kalesi” olarak kendini
tesisinin en büyük yardımcısıdır
5.
Bu yönleriyle Oryantalizm, kültürel
hatta ideolojik bir açıdan, arkasında müesseseler, kelimeler, ilim, tasvirler,
öğretiler hatta müstemleke bürokrasileri, müstemleke usulleriyle kavramlar olan
bir muhakeme biçimidir
6.
Oryantalizmi bir muhakeme usulü
olarak ele almaksızın ve doğu hakkında söz söylerken bu muhakemenin usullerine
riayet etmeksizin muvaffak olmak yani Doğu’yu politik, sosyolojik, askeri,
ideolojik, bilimsel ve fikri bakımdan yönetmek imkânı yoktur Yani Oryantalizm
Şark söz konusu olduğunda otomatik olarak devreye giren ve tesir icra eden
menfaatler örgüsüdür
7.
Oryantalizm, Avrupa’nın Doğu
hakkındaki bir uydurması değil, Batı tarafından bilinçli vücuda getirilmiş ve
nesiller boyu hatırı sayılır yatırımlara konu olmuş bir teori ve pratikler
bütünüdür
8.
Bilgi, kendini elde edeni bir beşer
olarak kendi şartlarına bağlılığını inkâr edemiyor ise, Şark’ı etüt eden
Avrupalı veya Amerikalı da Doğu’nun karşısına önce bir Avrupalı ya da Amerikalı
sonra bir beşer olarak çıktığını inkâr edemez. Bu sebeple Oryantalizm’deki
anlam, varlığını doğrudan Doğu’yu görünür, seçilir ve var kılan Batı
anlatıcılarına ve Batı anlatı tekniklerine borçludur Böylece Oryantalizm
Doğu’dan daha çok Doğu’yu icat eden Batı idi ve kendisini ortaya koyan Batı
kültürüyle bağlantılı idi.
9.
Oryantalist Balfour’un ifadelerine
göre, Mısır İngiltere’nin bildiği nesnedir, İngiltere Mısır’lıların kendi
kendini yönetemeyeceğini bilmektedir ve Mısır’ı işgal ederek bunu teyit
etmiştir Mısır’lılar için İngiltere’nin idari ettiği peydir Mısır medeniyeti de
İngiltere idaresine girmekle mümkündür
10. Balfour’a
göre Batı’lılar vardır, birde Doğu’lular vardır Birinciler hükmederler,
ötekiler hüküm altında olmalıdırlar, buda ekseriye ülkelerin işgal edilmesi, iç
işlerine tam müdahale, can ve mallarını şu ya da bu Batı’lı gücün eline bırakılması
demektir. Doğu’lular hakkında bilgi onların yönetimini kolay ve karlı kılan
şeydir
11. Doğu
Batı ayrımının ortaya çıkması seneler hatta yüz yıllar almıştı Keşif
seyahatleri yapılmış, ticaret ve savaş vasıtasıyla temaslar sağlanmıştı 18 yy
ortasından itibaren doğu-batı ilişkisinde iki ana öğe vardı
12. Doğu
hakkındaki sistematik bilginin gelişmesi,
13. Batı’nın
tahakkümü
14. Batılı
oryantalistlere göre Doğu mantıksızdır, dinsiz olup azgındır, çocuk ruhludur,
sapkındır Böylece Avrupalı makuldür, fazıldır, o1gun ve normaldir
15. Yazar
oryantalizmi, bir kültürel tahakküm konusu olarak tahlil ve tetkik peşindedir
Buradan oryantalizm, Doğu’lu nesneleri inceleme, eleştirme, hüküm, disiplin
yahut yönetim için sınıfa, mahkeme salonuna, hapishane yahut el kitabına
yerleştirilen “Doğu Bilgisidir”.
16. Oryantalizm
pozitif bir doktrinden ziyade düşünceye getirilmiş bazı sınırlamalar olarak
anlaşılmalıdır O, entelektüel bir kudretin ifadesidir
17. 1815′den,1914′e
kadar Avrupa’nın direkt sömürge hâkimiyeti yeryüzü karalarının % 35′inden %
85′ine çıktı İngiliz ve Fransız İmparatorlukları’nın başını çektiği bu
sömürgecilik faaliyetinden en fazla Asya ve Afrika kıtaları etkilendi.
18. Kissinger
çağdaş dünyayı kalkınmış ve kalkınmakta olanlar olarak ikiye bölüyor Birincisi
Batı’yı, ikincisi ise Doğu’yu ifade eder Newton devrimini esas alır.
19. Hindistan’daki
i1k oryantalistlerin çoğunluğu ya hukuk âlimi ya da misyonerlik eğilimi fazla
doktorlardı Bunlar bir yandan Asya’da ıslahı kolaylaştırmak için bilim ve
sanatı inceliyorlar diğer yandan da aynı inceleme ile kendi ülkelerinde
bilginin ve sanatının ıslahına çalışıyorlardı.
20. Napolyon
Mısır’dan ayrılırken yardımcısı Kleber’e çok sıkı talimatlar verdi Buna göre
Mısır her zaman oryantalistler ve gönlü kazanılabilen dini liderler marifetiyle
yönetilecekti Napolyon Mısır’ı Fransız ilminin bir şubesi yaparak, şark
ülkesinin seyyahlar, âlimler ve askerler dışındaki kimyacı, tarihçi, arkeolog
vs vasıtalarla tanınmasını tanıtılmasını sağlamıştır.
21. Oryantalizmin
başarıları: 19 yy’da bilim adamları üretmesi, Batı’da eğitimi yapılan dillerin
sayısını artırması, neşredilen, tefsiri, tercümesi yapılan orijinal eserlerin
sayısını arttırılmış olması, Doğu’ya sempati duyan, Sanskritce’nin grameri ile
eski Fenike kuruluşları ile ve Arap şiiri ile gerçekten ilgilenen öğrenciler
çıkarması olarak sıralanabilir.
22. Oryantalizmin
kafasında değişmeyen Batı’dan tamamen farklı bir Doğu vardır. l8 yüzyıldan
sonra oryantalizm asla kendini yenileyememiştir Oryantaliste göre Doğu ya da
Doğu’lu yabancılaşmış olan varlıktır; yani kendine nispetle bir başkası olan
varlıktır Başkaları ele alır, başkaları anlar, başkaları tanımlar, başkaları
değiştirir, kendine nispetle fiilsiz olup muhtar ve hükümran değildir
Oryantalistler tetkiklerinde özcü davrandıkları için neticede ırkçılığa
ulaşıyorlar.
23. 19
yüzyılın başlıca oryantalist âlimlerini ve kurulan cemiyetlerini şöylece
sıralayabiliriz: Âlimler: Gobineau, Renan, Humboldt, Steintal, Burnouf;
Remuşut, Palmer, Meil, Dozy, Muir’dir Asya
cemiyeti 1822, Kraliyet Asya
Cemiyeti 1823, Amerikan Şark
Cemiyeti 1842 vb
24. Bir
yeri müstemlekeleştirmek demek, öncelikle oradaki menfaatleri ayırt etmek yada
yaratmak demektir Bu menfaatler ticari bilimsel, kültürel olabilir Oryantalizm
bu menfaatlere ulaşmada en büyük vasıtadır
25. 1920
tarihinden itibaren, bir baştan bir başa bütün üçüncü Dünya ülkelerinde,
imparatorluklarla ve emperyalizm ile ilişkiler “Karşılıklı Etkileşim”
şeklinde olmuştur. 1955 tarihinden bağlantısızlar hareketinin başlangıcında
(Bantung Konferansı) Doğu artık Batı’nın imparatorluklarından yakayı
sıyırmıştır. Dünyada yeni güç dengeleri oluşmuştur: SSCB ve ABD artık
oryantalizmin karşısında siyasi sesi olan ve düşünebilen akıllı bir Doğu vardır.
26. Doğu’daki
ulusal bağımsızlık hareketleri Oryantalizmin kafasındaki “pasif kaderci, hüküm altındaki
ırklar” fikrinin tutmadığını ve düşüncedeki Doğu ile mevcut Doğu
arasında farklar olduğunu ortaya koymuştur. Halk ve uzmanlar oryantalist
düşüncede bir zaman aşımının ve tutarsızlığın mevcudiyetinde hem fikir idiler.
Oryantalist bilim ile onun araştırdığı konu (doğu) arasında daha önemlisi,
beşeri bilimlerde kullanılan yöntemler ve çalışma araçlarıyla oryantalizmin
yöntemleri ve kavramları arasında farklı anlayışlar vardır.
27. Çağdaş
oryantaliste göre “gerçek insan batılıdır.” Doğu nimetlerinin kullanım hakkında
öncelikle bu gerçek insana aittir Onun gözünde Doğu’lu: deve üstünde, eli
kamalı, ukala, her türlü ahlaksızlığa meyyal, şehvet düşkünü bir insandır
28. Oryantalizmin
en büyük hatası bir başka bir kültürü, milleti ya da coğrafi bölgeyi
önemsememesi ve ona zaafından ayrılmayan, değişmeyecek kusurlar atfetmesindedir
29. l8yy’da
genişleme, tarihi yüzleşme, anlayış ve tasnif şeklinde ortaya çıkan düşünce
dalgalanmaları çağdaş Oryantalizmin fikri kurumsal yapılarını meydana
getirmiştir Bu düşünce dalgalan aynı zamanda Doğu’yu ve özellikle İslam’ı
Batı’nın dini anlayışına dayalı, dar çerçeveli tahlil ve değerlendirmelerden
kurtarmıştır Çağdaş Oryantalizmin l8yy’da Avrupa kültürünün laik unsurlarından
meydana gelmiştir
30. I
Dünya Savaşı bittiğinde dünya topraklarının %85′i Avrupa’nın sömürgesi
durumundaydı Bu durum çağdaş Oryantalizmin hem emperyalizmin hem de
sömürgeciliğin bir cephesini teşkil ettiğinin ifadesidir
31. Sacy
ve onun şahsında dinci Oryantalistler Arap şiirinin batılıya zevk verebilmesi
için Oryantalistin ona belli bir şekil vermesi gerektiği görüşündedirler Yine
onlara göre Doğu’lu eserler kısmen ele alınmalıdırlar Zira Doğu’lu eserler
Avrupa’ya yabancıdırlar Daha da önemlisi sürükleyici olmamaları, yeterli zevk
ve eleştirici ruhla yazılmamalarıydı.
Oryantalizmin
temel mantığında doğu konuşulurken doğu yoktur. Konuşan oryantalist vardır.
George Orwell isimli bir oryantalist; “onların arasında yaşarken insanların
arasında olduğunuzdan şüpheye düşersizin” diyerek doğu dünyasına bakışın
bilinçaltını ortaya koymuştur. Bir oryantaliste göre doğuluya güvenilmez ve o
adam olmaz.
Oryantalist
bilgi ve olgular jenerik kavramlar olarak tartışılmaya devam edecektir.
Halil İbrahim ÇELİK